“Plaza Türkçesi” şüphesiz günümüz iş dünyasının meselelerinden biri. Çoğumuzun verebileceği en basit yanıt ile anlaşılmak için, iletişim kurmak için kullandığımız dilin belki de en anlaşılmaz hali. Yalnızca belirli bir kesimin anlayabildiği bir dil desek belki daha doğru olur. Çoğunlukla beyaz yakalıların kullandığı, Türkçe ile İngilizcenin kimine göre ahenkli dansı, bazılarımız için de dev bir anlaşılmama çabası. Peki, bu garip dil hastalığının bir tedavisi var mıdır, ne dersiniz? Hadi gelin, bugün bu soruya keyifli bir cevap vermeye çalışalım.
Tanı Koyma: Plaza Türkçesi’nin Belirtileri
Plaza Türkçesi’ne yakalanmış birini nasıl tanırız? Çok da zor olmasa gerek, değil mi? Türkçeyi her daim Perfect Tense’te konuşan, yani hep bir şeyleri “ yapıyor olacağından” dem vuranlar epey kalabalık. Hal böyle olunca dil ile ilişkisini iğne oyası gibi işleyenlerimiz bile bu hastalığın pençesine düşebiliyor. Toplantılarda “feedback almak”, “deadline’a yetişmek” veya “brainstorming yapmak” artık kaçınılmaz olduysa, üzülerek söylemek isteriz ki klasik bir Plaza Türkçesi hastalığına yakalanmışsınız. Belli ki siz de sıklıkla Türkçe cümlelerin arasına İngilizce terimler serpiştiriyorsunuz. Ama dert etmeyin, bu durumun tedavisi mümkün! Yani, en azından biz buna inanmak hevesindeyiz diyelim.
Tedavi Yöntemleri
Dil Detoksu: İlk adım, hastanın bir süreliğine arı Türkçe konuşmasını sağlamak. Üzgünüz ama tahmin edebileceğiniz gibi bu süreçte İngilizce kelime kullanımı tamamen yasak! Bu, Plaza Türkçesi bağımlılığını kırmak için etkili bir yöntem. Nice to have değil de must denilen cinsten.
Kelime Karantinası: Hastamız, günlük konuşmalarında sıkça kullandığı İngilizce kelimeleri bir listeye ekler. Bu kelimeleri Türkçe karşılıklarıyla değiştirmeye çalışır. Örneğin; “meeting” yerine “toplantı”, “project” yerine “proje” gibi. Arı bir Türkçeye full focus yaşamak tedavide başarıyı da beraberinde getiriyor.
Dil Sporu: Günlük pratik yapmak önemli. Hastalarımızın Türkçe kitaplar okuması, Türkçe filmler izlemesi ve hatta Türkçe şarkılar dinlemesi tavsiyemizdir. Bu yöntemler, dil becerilerini geliştirmek ve Plaza Türkçesi’nden kurtulmak için oldukça etkilidir.
Arkadaşça Uyarılar: Çevresindekiler, hastanın Plaza Türkçesi kullandığını fark ettiklerinde nazikçe uyarabilirler. Bu, hastanın farkındalığını artırır ve dilini düzeltmesine yardımcı olur. Bu zorlu yolculukta arkadaş çevresince support edilmesi hastamız için çok önemli.
Sonuç
Belki de Plaza Türkçesi için hastalıktan ziyade alışkanlık demek daha uygun olur. İletişimde aslolanın netlik ve anlaşılabilirlik olduğuna inanıyorsak, bu “kötü” alışkanlığı değiştirmek hevesindeysek azim ve pratik, deneyebileceğimiz en kolay yöntemlerden. Ne de olsa, dilimizin zenginliği ile büyüleneceğimiz bir yolculukta, basitlik ve anlaşılabilirlik de oldukça kıymetli duraklar. Sonuçta, Türkçemiz her türlü “feedback”den daha değerli, değil mi?