Askıda kalan projeler, sonsuza doğru uzanan mailleşmeler, bölünen kahve molaları, bitmeyen toplantılar, gecenin bir vakti aniden gelen “acil” telefonlar ve rüzgar gibi geçen bir yıl…
Bu yıl da akıl sağlığınızı yitirmenin sınırlarında dolaştınız, yaşama hevesinizi mesaiye kaldığınız bir akşamın karanlığında kaybettiniz değil mi? Nereden bildiğimizi sormayın…
En nihayetinde, iyisiyle kötüsüyle, genellikle kötüsüyle, bir çalışma yılını daha geride bıraktık.
Elbette, yaşadığınız sorunların ve aksilikliklerin çoğu, sizin dışınızda gelişen sebeplerden kaynaklanıyor. Hal böyle olunca çözüm üretme noktasında çoğu zaman çaresiz kalabiliyoruz. Ancak çalışma hayatınızı elinizden geldiğince iyileştirmek için yapabileceğiniz bir şeyler var. Her zaman yapılabilecek bir şeyler vardır çünkü…
2024 yılının çalışma hayatınızdaki diğer yıllara göre, daha sorunsuz ve daha verimli bir yıl olması için neler yapabilirsiniz?
Bu konuda size birkaç tavsiyemiz var:
Eğer kariyer değişikliği planınız varsa öncelikle şirket içi pozisyon değişikliğini düşünebilirsiniz.
Kariyerinin başından sonuna kadar tek bir pozisyon, tek bir uzmanlık alanı. Bu durum artık iş dünyası için geçerli değil. Günümüz çalışma dünyası daha dinamik bir yapıya sahip ve çalışanların da bu dinamizme ayak uydurmaları, farklı alanlarda gelişim göstermeleri gerekiyor.
Ancak kariyerinize yeni bir yön vermenin, yeni deneyimler / beceriler kazanmanın kesin yolu iş değişikliği olmayabilir. Önce şirket içindeki departmanlarda pozisyon değişikliği fırsatlarını değerlendirerek bu geçiş sürecini daha yumuşak ve uyumlanması kolay hale getirebilirsiniz. Yani yeni tecrübeler edinme heyecanınız, halihazırda çalıştığınız şirketten hemen istifa etmenizi gerektirmiyor. Bu anlamda 2024, sizin için iyi bir geçiş yılı olabilir.
Gemileri yaktıysanız ve istifa etmek sizin için artık kaçınılmazsa; acele etmenizde yarar var.
Kesinkes (kesinkes diyoruz çünkü istifa etmeye varıncaya kadar ve istifa ettikten sonra yaşayacaklarınızı çok iyi analiz etmelisiniz.) istifa etmeye karar verdiyseniz, hemen istifa etmelisiniz. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki, şirketlerin en çok işe alım yaptığı aylar ocak ve şubat ayları. Dolayısıyla 2024 yılını başka bir şirkette çalışarak geçirmek istiyorsanız bu aylardaki iş fırsatlarını iyi değerlendirmelisiniz. Yeni bir iş arayışında olduğunuzun haberini çevrenize iletmeli; öz geçmişinizi, portfolyonuzu ve Linkedin profilinizi güncellemeye çabucak başlamalısınız.Yıllardır beklediğiniz terfiyi bu yıl alabilirsiniz.
Aslında yıllar önce almanız gereken terfiyi hala alamadınız değil mi? Çünkü terfi almak için, maalesef, iş yerinde verimli bir çalışma performansı göstermek yeterli değil. Daha stratejik hareket etmelisiniz. O pozisyon için gerekli beceri ve yetkinliklere sahip olmanız yetmiyor, bu beceri ve yetkinliklere sahip olduğunuzu üstlerinize göstermeniz, onları ikna etmeniz de gerekiyor. Bu yıl, liderlik potansiyelinizi gösterebileceğiniz projelere mutlaka katılmalı, kariyer hedefinize dair açık ve net bir duruş sergilemelisiniz. İnanıyoruz ki, bu yıl o terfiyi alacaksınız.
Eksik hissettiğiniz alanlarda kendinizi geliştirmeye odaklanın.
Kariyer değişikliğinin günümüz çalışanları için ne kadar olağan, hatta bir noktada zorunluluk haline geldiğinden bahsettik. Elbette “bu yıl senin yılın; yeni yıl, yeni sen” gibi klişelerin arkasına sığınmıyoruz ancak mesleki ve kişisel gelişiminize yatırım yapmanız için en uygun zaman, en yakın zaman. Bu yılı farklı beceri ve yetkinlikler edinerek ve çok yönlü bir kariyer çizgisi planlayarak geçirebilirsiniz.Ve son olarak… Youtube kanalı açmayın, podcast yapmayın.
Finans, pazarlama, satış… İş dünyasına dair halihazırda olması gerekenden çok daha fazla içeriğe sahibiz zaten. Tamam trend değişiyor, her güne başka yöntemlerle uyanıyoruz, yeni olanı yakalamak istiyoruz ama inanın bu içerik kalabalığıyla baş edebilmek mümkün değil. Eğer hayatın sırrını çözmediyseniz, ne olur podcast yapmayın. Bu konuda biraz yavaşlamaya ihtiyacımız var sanki hem? Ne derseniz?
Çalışma Hayatında Odak Krizi: Dikkatimiz Çalınıyor mu?
Biriken işler, unutulan toplantılar, okunmayan e-postalar… Beyaz yakalıların en büyük problemlerinden biri artık zaman yönetimi değil, dikkat yönetimi. Çalışma saatlerimiz...