1980’lerin sonlarında, İngiliz mühendis Tim Berners Lee, World Wide Web adındaki ağı geliştirdiğinde hayatın akışını tümüyle değiştiren bir yeniliği yarattığını tahmin ediyor muydu acaba?
Bugün geldiğimiz noktada internet, bizim bir uzvumuz gibi. Okulumuz internette, işimiz internette, arkadaşlarımız internette. İzlediğimiz filmden tutun dinlediğimiz şarkıya, her şey internette. Burası bizim ekosistemimiz!
İnternet velinimetimiz… Ve aynı zamanda ömür törpümüz.
Ömür törpümüz diyoruz çünkü hayatı kolaylaştıran en önemli araç olan internete verimli bir şekilde erişmek Türkiye’de oldukça güç. Speedtest Global Index’in verilerine göre Türkiye, sabit internet hızı sıralamasında 190 ülke arasında 111. sırada. Dünya ortalaması 82.77 Mbps iken, Türkiye’deki ortalama hız 33.99 Mphs.
Hal böyle olunca bu konuda en büyük sıkıntıyı tüm işini internet sayesinde uzaktan yürüten beyaz yakalı çalışanlar çekiyor. (Ping sorunu yaşayan Z kuşağı gamer’ları da unutmamak gerek tabii ama onlar başka bir yazının konusu olsun.)
Evden çalışan beyaz yakalıların kimi zaman güldüren kimi zamansa saç baş yolduran internet maceralarını gelin beraber inceleyelim.
Kesik kesik gelen heceleri birleştirerek konuyu anlama çabası
Hepimiz aşinayız değil mi o kişiye? İnternetin yavaşlığından dolayı düştüğü çaresizliğin üstesinden olabildiğince hızlı konuşarak gelmeye çalışır… Ama nafile.
Arif’in Manchester’a attığı golü ararken internetin derinliklerinde kaybolmak
Bir sayfanın açılması bir ömür sürünce kendimizi, “Gündemde neler olmuş, şöyle bir 5 dakika göz atayım.” dedikten sonra, bir Fatih Altaylı videosunun içinde kayboluveriyoruz.
Mesaiyi bitirip özgürlüğümüze koşmak isterken gönderilemeyen o son e-posta
“Gönder”e basıp durmanıza rağmen bir türlü gönderilemeyen o önemli ve günü kapatacak e-posta. Parmağınızın kronik şekilde basıp durduğu mouse imleci, İstiklal Marşı ve bir türlü gelmeyen kapanış.
Toplantının en kritik yerinde internetin kopması
İnternetin aniden ve sebepsizce kopmalarına alışığız ama bu kopmaların daima online toplantının en kritik yerinde olması yazılı olmayan bir Murphy Kanunu herhalde… Bu konuda şöyle bir itirazda bulunabilirsiniz: İnternet kopmaları o kadar sık yaşanıyor ki kopmalardan biri mutlaka toplantının yapıldığı zamana denk geliyor… İşte buna karşı diyecek hiçbir şeyim yok.
İş dosyasını indirmeye adanmış bir ömür
Evdeyiz, çalışıyoruz, gelen mailleri yanıtlıyor, telefon trafiği yürütüyoruz falan derken korkulu rüyamız gerçek oluyor ve bir wetransfer linki düşüyor gelen kutumuza… Başımızdan aşağı kaynar sular dökülüyor, ellerimiz titreye titreye açıyoruz linki. Evet, korkunç bir manzarayla karşı karşıyayız: Bilmem kaç gb’lık bir dosya var önümüzde. Biçare tıklıyoruz indirme linkine ve dünyanın güneş etrafında birkaç kez dönmesini beklemeye başlıyoruz…
İnternet kullanırken yaşadığımız talihsizlikleri belki çözemeyiz ama internetten kaynaklanan sorunları çözebiliriz.
Duyduk ki, Türkiye’de TurkNet’ten daha hızlısı yokmuş. Türkiye’de sabit internet için sağlanan ortalama indirme hızı 33.99 Mbps iken TurkNet’lilerin ortalama indirme hızı 64,31 Mbps. 1.000 Mbps’ye varan eşit indirme ve yükleme hızlarıyla TurkNet’liler ortalama 62.80 Mbps ile zirvedeler. Ayrıca, rakiplerine kıyasla sadece 13 milisaniye gecikme süresiyle, sabit internette en düşük gecikme süresi sunan sağlayıcılar arasında ilk sırada yer almışlar. Hız tutarlılığına da liderlik onlarda.
Sizce de bu çileye bir son vermenin zamanı gelmedi mi? TurkNet’in ilk 6 ayda 299 TL yerine 199 TL kampanyasından yararlanmak için tıklayın: https://turk.net/gigafiber?utm_source=ofispress&utm_medium=ig_story&utm_campaign=jenerik