Ofis Ekosisteminde Öteki Olmak: Çirkin Ördek Yavrusunun İzinde - Ofis Press
Cumartesi, Haziran 14, 2025
  • Yazarlar
  • Kullanım Koşulları
Ofis Press
  • YAŞAM
  • KARİYER
  • GİRİŞİMCİLİK
  • TEKNOLOJİ
  • MEKAN
  • ETKİNLİK
  • SAĞLIK
  • SANAT
  • SEYAHAT
  • SPOR
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
İŞ İLANLARI
×
Ofis Press
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Kariyer

Ofis Ekosisteminde Öteki Olmak: Çirkin Ördek Yavrusunun İzinde

Özge Bozkurt Özge Bozkurt
28 Nisan 2025
Kariyer
0
0
PAYLAŞIM
237
OKUNMA
Facebook'ta paylaşTwitter'da paylaş

Kurumsal hayatta çoğu zaman bir “öteki olma” hissine teslim oluruz. Sabah kahvelerinde yapılan esprilere yabancı kalırız, e-postalardaki “biz” zamirinde kendimize yer bulamayız. Aynı ofisi paylaşır, aynı ekranda aynı tabloya bakarız ama oraya ait olmadığımızı biliriz. O ofisteki bir grup insanla aynı denizin balığı değiliz. Clarissa Pinkola Estés’in Kurtlarla Koşan Kadınlar adlı eserinde yer verdiği “Çirkin Ördek Yavrusu” metaforu, bu yabancılaşma hâlini anlamlandırmak için bize çarpıcı bir çerçeve çizer. Estés, bu metaforu Hans Christian Andersen’in Çirkin Ördek Yavrusu masalından yola çıkarak kurar; masaldaki ördek yavrusunun sürüsünden dışlanması, iş hayatındaki yabancılaşma hissine benzer çok güçlü bir köprü kurar.

Estés, bu ötekileştirmenin nedenini şöyle açıklar: “Ruhu görmeyi istese de çevresindeki kültür görmemeyi gerektirir; ruhu gerçeği söylemek istese de suskun kalmaya zorlanır.” Bu tasvir yalnızca çocukluk dönemine değil, iş hayatında “uyum” adı altında dayatılan beklentilere de ışık tutar niteliktedir.

Plazalarda Görünmez Sınırlar: Kim “Bizden”, Kim Değil?

Her çalışma ortamının kendine has işleyişi, dil kodları ve görünmez sınırları olduğunu biliyoruz. “Kim bizden?” sorusu, aslında kimlerin bu işleyişe uyum sağladığına, kimlerin kendi kimliğinden ödün vermeden varlığını sürdürebildiğine dair bir ayrımı belirler. Özellikle kadınlar, bu ortamda hem cinsiyet rollerinin dayattığı beklentileri hem de kapitalist çalışma hayatının baskısını taşır. Dayatılan güzellik standartlarından söz etmeye gerek var mı, sorusu fonda çalan bir şarkı niteliğinde. Ne kadar “bizden” olurlarsa, o kadar kabul görecekleri — ama bir o kadar da kendi özlerinden uzaklaşacakları — söylenmeyen ama hepimizin bildiği bir gerçektir.

Estés, bu zorlayıcı yapıya karşı direnen bireyin nasıl bir dayanma gücüne ihtiyacı olduğunu şöyle ifade eder: “Farklı bir çocuğa sahip olan annenin, kötü niyetli bir kültüre karşı koyması için Sisyphos’un sabrına, Kiklop’un korkunçluğuna ve Caliban’ın sert postuna sahip olması gerekir.” İş dünyasında farklılığını korumaya çalışan herkes için bu çağrı, hem bir uyarı hem de içsel güce dair bir hatırlatmadır.

İş Dünyasında Kabul Görmek İçin Kendinden Ödün Vermek: Uyum mu, Teslimiyet mi?

Gömleğimizin rengi, kullandığımız kelimeler, gülme biçimimiz, hatta mimiklerimiz bile bu sistemde birer “uyum testi”ne tabi tutulur. Herkes gibi olmaya çalışmak, aykırılıktan kaçınmak, kurumsal kimliğe bürünmek; Black Friday indirimlerinden herkesle aynı ürünleri satın almak, evimizi “evimizin her şeyi” yerine “her ezası” hâline getiren o mağazanın ürünleriyle doldurmak… Bunlar, kabul görmenin bileti belki; ama bedeli de kendimiz olmaktan vazgeçmektir. Bu noktada “uyum” ile “teslimiyet” arasındaki ince çizgi bulanıklaşır.

Byung-Chul Han, “aynının cehennemi” kavramıyla bu uyum baskısını çok daha derinlemesine eleştirir. Han, modern toplumların bireyleri birbirine benzemeye zorladığını, farklılıkların dışlandığını ve herkesin “aynı” olmaya mecbur bırakıldığını söyler. İş dünyasında bu zorunluluk, yalnızca fiziki görünüşlerde değil; düşünsel, duygusal ve davranışsal düzeyde de kendini gösterir. “Bireysel farklılık” yalnızca görünen bir tehdit hâline gelir; sistemin homojenleşmeye ve herkesin aynı düşünceyi, aynı davranışları kabul etmesine yönelik baskısıdır. Bu durum, uyum sağlamakla teslimiyet arasında keskin bir bulanıklık yaratır; çünkü birey, kendi kimliğinden ödün vermek pahasına “norm” olanla uyum sağlamaya çalışır.

Kurumsal Dünyada “Uyum Sağlamak” ve “Ait Olmak” Arasındaki Fark

Uyum sağlamak, sistemin bizi sindirmesidir; ait olmak ise bizim varlığımızla sistemin dönüşmesidir. Estés, “sürüsüz değil de, ruhunun sürüsüyle yürümek” gerektiğini söylerken tam da bu ayrıma işaret eder.

Sara Ahmed, Mutluluk Vaadi adlı eserinde uyum sağlamak ile ait olmak arasındaki farkı şöyle özetler: Uyum sağlamak, kişinin kendini belirli kalıplara sokmasıdır; ait olmak ise farklılıklarıyla kabul görmektir. Ahmed’e göre kurumlar belirli davranışları “norm” hâline getirir, farklı olanı ise dışarıda bırakır. bell hooks ise ait olmanın karşılıklı tanıma ve özgünlüğe saygı ile mümkün olduğunu belirtir. Bu yaklaşım, kurumsal hayatta gerçek aidiyetin yalnızca fiziki varlıkla değil, içsel bütünlükle sağlanabileceğini gösterir.

İş Yerinde Sürü Psikolojisi: Çalışanlar Neden Dışlar, Neden Ötekileştirir?

Kapitalist sistem, rekabeti körüklerken farklılığı tehdit gibi sunar. Sürünün içinde “aykırı” duran, düzeni bozar; bu yüzden bastırılmalı ya da ötekileştirilmelidir. Kadınlar için bu tehdit daha da şiddetlidir: Hem toplumsal cinsiyet normlarına hem de hiyerarşiye uymadıklarında “uyumsuz” damgası yerler.

Bu bağlamda Sara Ahmed’in “oyunbozan feminist” kavramı devreye girer. Ahmed’e göre, ortamın normlarına uymayan kişi huzursuzluk yaratan bir figürdür; ancak bu kişi, normlara itiraz eden, eşitsizlikleri görünür kılan dönüştürücü bir direnişi temsil eder. İş yerinde “uyumsuz” olarak damgalanan birey, sistemin sorgulanmasına vesile olur. Oyunbozan feminist, rahatsızlık yaratma pahasına gerçekleri dile getirendir. Bu figür, farklılığı tehdit değil; dönüşüm fırsatı olarak görür.

Bireyin Kendi Farklılığını Güçlendirmesi mi, Bulunduğu Ortamı Sorgulaması mı Gerekir?

Belki de asıl soru budur: Biz mi değişmeliyiz, yoksa değişmesi gereken düzen midir? Estés’in çirkin ördek yavrusu, sonunda kendi sürüsünü bulduğunda, hiç de çirkin olmadığını fark eder. Hiç de ait olmadığı bir dünyada, eksik ya da uygunsuz olanın kendisi değil; çevresinin anlayışı olduğunu idrak eder.

Bu noktada Estés’in tespitini yeniden hatırlamak gerekir: “Bir kadının içine doğduğu ve yaşadığı en yıkıcı kültürel koşullar; insanın ruhuna dokunmadan boyun eğmesinde ısrar eden, sevecen bağışlama törenleri olmayan, bir kadını ruhu ile toplum arasında seçim yapmaya zorlayan…” bu yapı sadece kadınları değil, iş hayatında benliğinden ödün vermek zorunda kalan herkesi içine çeker.

Peki biz bu çemberin neresindeyiz? Kendi sürümüzü aramaktan vazgeçip sistemin uygun gördüğü kalıplara sığmaya mı çalışacağız? Yoksa kendi farklılığımızla bir direnç alanı mı yaratacağız? Ofiste, toplantı odasında, kahve makinesi başında… Her yerde, her an kendimize bu soruyu sormanın vakti gelmedi mi?

Kaynakça

Ahmed, Sara. Mutluluk Vaadi. Sel Yayıncılık, İstanbul 2016.

Han, Byung-Chul. Zamanın Kokusu: Bulunma Sanatı Üzerine Felsefi Bir Deneme. Metis Yayınları, 2018.

hooks, bell. Belonging: A Culture of Place. Routledge, 2009.

Estés, Clarissa Pinkola. Kurtlarla Koşan Kadınlar. Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2021.

 

Önceki yazı

Yalnızlık Ekonomisi: Modern Dünyanın Görünmeyen Ticareti

Sonraki yazı

Bizi Terleten Şey Menopoz Değil, Kapitalizm!

İlgili içerikler

Çalışma Hayatında Anksiyeteyle Mücadele Yolları

Çalışma Hayatında Odak Krizi: Dikkatimiz Çalınıyor mu?

Sedef Toprak
12 Şubat 2025
0

Biriken işler, unutulan toplantılar, okunmayan e-postalar… Beyaz yakalıların en büyük problemlerinden biri artık zaman yönetimi değil, dikkat yönetimi. Çalışma saatlerimiz...

Terfi Paradoksu: Kariyerin Zirvesi mi, Yeni Bir Çıkmaz mı?

Terfi Paradoksu: Kariyerin Zirvesi mi, Yeni Bir Çıkmaz mı?

Özge Bozkurt
20 Ocak 2025
0

İş hayatında terfi etmek, çoğumuz için başarının görülmesi ve emeğinin takdir edilmesi anlamına gelse de, içinde pratik zorluklardan teorik karmaşaya...

Imposter Sendromu: Kadınların Görünmez Yükü

Imposter Sendromu: Kadınların Görünmez Yükü

Özge Bozkurt
10 Ocak 2025
0

Modern iş dünyası, rekabetin ve performans baskısının giderek arttığı bir arena haline geldi. Kendinizi yeterliliklerinizi sorgularken yakaladığınız olur mu? Peki...

Evden Çalışırken Üzerime Kahve Dökülürse İş Kazası Sayılır mı?

Asgari Ücret Artışı Bizi Sürünmekten Kurtarabilir mi?

Sedef Toprak
3 Ocak 2025
0

Yeni yıl, yeni asgari ücretin iş dünyası, özellikle beyaz yakalar arasındaki sorunları çözüp çözmeyeceği, yeni sorunlara yol açıp açmayacağı, enflasyon...

Sadakatsizliğin Ödüllendirildiği Maaş Sistemi

Sadakatsizliğin Ödüllendirildiği Maaş Sistemi

Sedef Toprak
30 Aralık 2024
0

Aynı işyerinde uzun yıllar çalışmış, deneyimli, sadık, sektöre ve piyasaya hâkim çalışanlar, hak ettiği maaş artışı yapılmadığı için piyasanın altında...

Ping Yorgunluğu: Dijital Çağın Sessiz Tükenmişliği  

Ping Yorgunluğu: Dijital Çağın Sessiz Tükenmişliği  

Özge Bozkurt
17 Aralık 2024
0

İş e-postasının geldiğini haber veren o küçük “ping” sesi. Mesajlaşma uygulamasında titreyen bir bildirim. O sesi ilk defa ne zaman...

Daha fazla yükle
Sonraki yazı
Hayal mi gerçek mi?: Beyaz yakalılar fazla çalışma (mesai) ücreti alabilir mi?

Bizi Terleten Şey Menopoz Değil, Kapitalizm!

Önerilen içerikler

Hayal mi gerçek mi?: Beyaz yakalılar fazla çalışma (mesai) ücreti alabilir mi?
Yaşam

Bizi Terleten Şey Menopoz Değil, Kapitalizm!

Özge Bozkurt
22 Mayıs 2025
Ofis Ekosisteminde Öteki Olmak: Çirkin Ördek Yavrusunun İzinde
Kariyer

Ofis Ekosisteminde Öteki Olmak: Çirkin Ördek Yavrusunun İzinde

Özge Bozkurt
28 Nisan 2025
Yalnızlık Ekonomisi: Modern Dünyanın Görünmeyen Ticareti
Yaşam

Yalnızlık Ekonomisi: Modern Dünyanın Görünmeyen Ticareti

Özge Bozkurt
17 Mart 2025
Çalışma Hayatında Anksiyeteyle Mücadele Yolları
Kariyer

Çalışma Hayatında Odak Krizi: Dikkatimiz Çalınıyor mu?

Sedef Toprak
12 Şubat 2025
Emzirme Odasının Bir Hak Olduğunu Biliyor musunuz?
Yaşam

Emzirme Odaları ile Annelik ve Kariyer Arasında Köprü Kurmak Mümkün mü?

Özge Bozkurt
27 Ocak 2025

Bizi takip edin!

İçeriklerimize sosyal medya üzerinden hızlıca ulaşabilmek için hesaplarımızı takip edebilirsiniz.

Instagram LinkedIn

Kategoriler

  • YAŞAM
  • KARİYER
  • GİRİŞİMCİLİK
  • TEKNOLOJİ
  • MEKAN
  • ETKİNLİK
  • SAĞLIK
  • SANAT
  • SEYAHAT
  • SPOR

Popüler içerikler

Hayal mi gerçek mi?: Beyaz yakalılar fazla çalışma (mesai) ücreti alabilir mi?
Kariyer

Hayal mi gerçek mi?: Beyaz yakalılar fazla çalışma (mesai) ücreti alabilir mi?

Av. Ayşegül Ağur
27 Şubat 2024
Yalaka İş Arkadaşıyla Nasıl Çalışılır?
Kariyer

Yalaka İş Arkadaşıyla Nasıl Çalışılır?

Batuhan Durak
27 Haziran 2023
Dürüst Bir İstifa Mektubu
Kariyer

Dürüst Bir İstifa Mektubu

Özge Bozkurt
5 Ekim 2023
Babalık İzni: Türkiye ve Dünya Genelinde Durum Ne?
Yaşam

Babalık İzni: Türkiye ve Dünya Genelinde Durum Ne?

Batuhan Sarıcan
18 Haziran 2023
4 Adımda Bir Narsistle Mutlu Çalışmanın Yolları
Sağlık

4 Adımda Bir Narsistle Mutlu Çalışmanın Yolları

Gülben Şaş
14 Aralık 2022

Yazarın son içerikleri

Bizi Terleten Şey Menopoz Değil, Kapitalizm!

Yalnızlık Ekonomisi: Modern Dünyanın Görünmeyen Ticareti

Emzirme Odaları ile Annelik ve Kariyer Arasında Köprü Kurmak Mümkün mü?

Terfi Paradoksu: Kariyerin Zirvesi mi, Yeni Bir Çıkmaz mı?

Imposter Sendromu: Kadınların Görünmez Yükü

Ofis Press, iş hayatı, teknoloji, sağlık ve hobi alanlarında online bilgi, kültür ve eğlence platformudur. Ofis Press’in uzman editörleri tarafından hazırlanan özgün içerikleriyle bu alanlarda pek çok bilgi sahibi olabilir, keyifli zaman geçirebilirsiniz.

Ofis Press, iş hayatı, teknoloji, sağlık ve hobi alanlarında online bilgi, kültür ve eğlence platformudur. Ofis Press’in uzman editörleri tarafından hazırlanan özgün içerikleriyle bu alanlarda pek çok bilgi sahibi olabilir, keyifli zaman geçirebilirsiniz.

Kişisel Verilerin Korunması

Aydınlatma Metni

Site Kullanım Koşulları

Çerez Aydınlatma Metni

Elektronik Ticari İleti Onay Metni

Müşteri Yurtdışı Veri Aktarımı Açık Rıza Beyanı

Güncel İş İlanları

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • YAŞAM
  • KARİYER
  • GİRİŞİMCİLİK
  • TEKNOLOJİ
  • MEKAN
  • ETKİNLİK
  • SAĞLIK
  • SANAT
  • SEYAHAT
  • SPOR
  • İŞ İLANLARI