Yazımızın ana konusunu incelemeye başlamadan önce çok önemli bir hatırlatmada bulunmak isteriz. Resmi olarak teşhisi konmayan veya durumunu paylaşmayı tercih etmeyen birinin, internetten okuduğumuz tanılardan yola çıkarak bipolar bozukluğa sahip olduğu kanısına varmamak gerekir. İnsanların kendine sosyal medya üzerinden psikolojik bir sorun yakıştırma alışkanlığı edindiği bugünlerde sıklıkla telaffuz edilen bipolar veya manik-depresif bozukluk, beyin fonksiyonlarıyla ilgili olduğundan, temelinde fiziksel bir hastalık sayılabilir. Doğru tedavi ve ilaçlarla bazı hastalar rutinlerine rahatlıkla devam edebilse de, etkileri kişiye göre farklılık gösterdiğinden hassasiyet gerektiriyor. Bu yüzden sizinle bipolar olduğunu insan kaynakları üzerinden veya doğrudan paylaşan birinin ihtiyaçlarını dinlemek tüm makalelerden daha anlamlı olabilir. Fakat böyle bir deneyimden önce, bilmenin tüm taraflar için yararlı olacağı birkaç temel konu var.
Size bipolar bozukluğundan ilk kez bahseden birine bunun bir sır olup olmadığını mutlaka sorun. Böylece kişisel sınırlara dikkat ederken ekip içinde müdahale gerektiren bir olayda nasıl davranmanız gerektiğine de karar verebilirsiniz. Bu noktada düzen gösteren mani ve depresyon dönemleri hakkında da bilgi alabilirsiniz. Tutum değişikliklerini, tekrar tekrar konuyu açmadan gözlemleyebilmenize yardımcı olacaktır. Bipolar bozukluğa yokmuş gibi davranmak daha zorlu olan seçenektir. Bu yüzden onu kabul eden bir yaklaşım herkesin hayatını kolaylaştırır.
Manik ve depresif dönemler ayrı iletişim yöntemleri gerektirdiğinden her bipolar için değişiklik gösterebilen belirtileri erken fark etmek de yararlı olabilir. Başlıklar halinde ayırıp bunları sıralayalım.
Manik dönemde şunlar gözlemlenebilir:
- Hızlı konuşma ve düşünce akışı
- Bir konu üzerinde çok fazla fikir üretmek veya İş yerinde fikir uçuşması ve aynı anda çok fazla proje üstlenme
- Uyku ihtiyacının azalmasıyla yorgunluğu hissetmeden çalışma
- Konsantre olamama ve dikkatin kolayca dağılması
- Ajitasyon, sinirlilik, duygusal yoğunluk
- Yemek yemeyi ihmal etmek
- Zaman akışını kaybetmek
Depresif dönem de iş yerine şu şekillerde yansıyabilir:
- Olumlu deneyimlerden zevk alamama
- Olağan faaliyetlere ve görevlere karşı düşük ilgi
- Geç kalma, yorgun hissetme
- Karar verememe ve odaklanamama
- Değersizlik ifadeleri, yaptığına güvenmeme
- Ofis sosyalliğinden çekilme
Ekip arkadaşımızın bipolar olduğunu bilmemiz de bir davranışın doğru açıklaması için yeterli olmayabilir. Öncelikle bir hastayla değil, iş arkadaşımızla konuştuğumuz aklımızda olmalı. Eğer konu hastalıkla ilgiliyse, bunu onun ifade etmesini bekleyin. Ona nasıl yardımcı olabileceğinizi sorabilirsiniz. Aslında dikkatinizi çeken durumlar için saldırı içermeyen sorular sormak hep iyi bir fikir sayılabilir; “İyi misin?” hariç… En ufak bir tetiklenmede bunu sormak yerine izleyin, daha sonra gerekirse yapabileceğiniz bir şey olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
Buraya kadar her şey güzel. Çünkü konuyla ilgili diyalogun kurulduğuna inanıyoruz. Peki bipolar bozukluğa sahip olup olmadığını bilmediğimiz, fakat yukarıdaki maddeleri karşılayan biriyle ne yapacağız?
Ruh halindeki radikal sıçramalar ilaçlarla önlenebildiğinden adaptasyon gerektiren bir değişimi öngörmek çok kolay değil. Bu noktada iletişim şeklindeki dönüşümlere dikkat etmek yararlı olabilir. Bir teşhis veya tedavi sunmak sizin göreviniz olmasa da, şüphenizin suçlamak değil, anlayış geliştirmek için doğru olduğunu varsayabilirsiniz. Aranan bir orta yol her zaman bulunur.
Bipolar birinin bazı esnekliklere ihtiyaç duyabileceğini de belirtelim. Pek çok bipolar çalışan hastalığını bu sebeple gizlemek zorunda hissediyor. Çalışma saatleri, izinler, iş bölümü gibi konularda, onlara ekibin geri kalanından farklı uygulamalar sunulması, haksızlık hissine yol açabilir. İş dengesini etkileyen bir durum olduğuna inanıyorsanız, çözüm için konuyu yöneticinizle paylaşmaktan çekinmeyin. Fakat yine ne varsa, empatide var.
Bir soru daha: Peki bipolar bozukluğa sahip olan kişi yöneticimizse, ne yapacağız?
Tolerans gerektiren konular artsa da aynı şeyleri…
Tepkiler bu durumda dönemsel olarak değişim gösterebileceğinden, ihtiyaç duyduğunuzda yazılı yöntemleri tercih edin. Bipolar biri için iletişim kurmak her zaman kolay olmadığından yöneticiniz bir konuyu aktarmada güçlük çekebilir. Konuştuklarınızdan anladıklarınızı net cümlelerle belirterek doğruluğunu teyit edebilirsiniz. Bu konuşma sırasında tutmaya başlayacağınız notları toplantının hemen sonunda gönderin. Daha sonra oluşabilecek bir kafa karışıklığı da böylece engellenebilir.
Bipolar bozuklukta obsesif kompulsif bozukluk (OKB) en sık rastlanan anksiyete bozukluğudur.* Bu durumda küçük sorunlar ve detaylar, çok önemli hale gelebilir. Kontrollerin titizlikle yapılması, açıklamaların kısa ve net olması, eksikler için bir plan hazırlığının yapılması ve işlerin kolay takibi için aşamalara ayrılarak tamamlanması faydalı olacaktır.
Kaynakça
*https://selcukmedj.org/uploads/publications/SUTD-129.pdf