Her yeni yıl, hayallerimizin gerçekleşmesi umuduyla başlıyor; kimimiz araba, kimimiz ev, kimimiz dünya turu, kimimiz de işten ayrılma/iş kurma veya en azından borçları kapatıp daha rahat yaşama hayali kuruyor.
Bu hayallerin gerçekleşmesinin önündeki tek engel de tabii ki para! “Para para para! Varlığı bir dert, yokluğu yara” diyen bir şarkı vardır ya, günümüz ekonomik şartlarında yokluğu kanayan bir yaraya dönüyor. Hal böyle olunca da kendimizi, “Ah bir yerden para çıksa!” diye hayıflanırken buluyor, yılbaşı öncesi piyango bileti alıyoruz; ya çıkarsa!
Milli Piyango İdaresi’nin bu yılki yılbaşı özel çekilişi için belirlediği büyük ikramiye tutarı 200 milyon TL. “İyi de zaten hep satılmayan biletlere çıkıyor, o para da kuruma aktarılıyor,” diyor olabilirsiniz, hatta bu sebeple birçoğumuz piyango bileti almayı da bırakıyor.
Sıkı durun! Milli Piyango, bu yıl büyük ikramiyenin, ilk defa “dağıtım garantili” olarak verileceğini söylüyor. Yani çekiliş, satılan bir bilete denk gelene kadar tekrarlanacak. Bu arada dağıtılacak toplam ikramiye tutarı 1,39 milyar TL civarında. Piyango biletlerinin satışı ise çeyrek bilet 50 TL, yarım bilet 100 TL, tam bilet 200 TL üzerinden yapılıyor.
200 Milyon Lira Neye Yetmez?
“200 milyon liraya 40 milyon tane simit alabilirsiniz,” gibi boş hesaplamalara girmeyeceğiz. Kim ne yapsın 40 milyon simidi? Talih kuşu başımıza konar da satın aldığımız teknede keyfine simit-ayran yaparız o ayrı mesele. Şimdi kıyaslamaya farklı bir noktadan girelim.
Bilindiği gibi 2022 yılı için net asgari ücret 5.500 TL. Yani büyük ikramiye, asgari ücretin 36.363 katı gibi uçuk bir miktar! Büyük ikramiyeyi kazananımız, muhtemelen çalıştığı işi bırakacak, belki artık hiç çalışmayacak belki de bir girişimcilik hikâyesiyle kendi işinin patronu olacaktır. Hayır işi yapmak da pekâlâ mümkün. Bunun dışında bu parayla neler yapılabileceğine şöyle bir bakalım, kazanan adına çenemizi yoralım.
Bebek’te yalı almak istersek, “bütçeye uygun” bir yalı bulabiliriz, ancak hepsine gücünüz yetmeyebilir. Zira 1 milyar TL gibi rakamlara da yalı var. Bunun yerine Türkiye’nin en güzel köşelerinde ultra lüks villalardan birkaç tane alabilir veya arsa alarak her detayıyla ruhumuzu ihya edecek bir ev yaptırabiliriz.
Araba almak istersek de en iyi marka 4×4’lerden birkaç tane veya 30-40 milyon liraya Lamborghini veya Ferrari gibi üst segment otomobillerden de rahatlıkla alabiliriz. “Ne arabası kardeşim, ben uçmak istiyorum!” diyenlerimiz de yine kendilerine uygun bir özel jet alabilir. Kimseyi tutacak değiliz!
“Ne evi ne arabası, ben dünya turu atmak istiyorum” diyenler de dünyayı döne dolaşa bitiremeyebilir, hatta daha önce bu sitede yazdığımız konulardan biri olan uzay turizmi sayesinde uzay turisti de olabilir. Limit yok! Daha doğrusu limitiniz 200 milyon TL. Dövize vuracak olursak 10 milyon dolar gibi bir rakam oluyor ki bu parayla yurt dışında, Türkiye’deki kadar rahat hareket edemeyebiliriz. Hollywood’da da ev almayıverelim!
Ne Kadar Faiz Getirir?
Diyelim ki alacağımızı aldık ve elde para kaldı (kalmadıysa da yuh artık!); bu durumda parayı bankaya faize yatırmak isteyebiliriz; şimdi bir siteden hesap yaptığımızda 5 milyon TL’lik mevduata aylık faiz veren birkaç banka görüyoruz. En yüksek faizi veren bankada 5 milyon TL’nin aylık getirisi 100.000 TL civarında. Başka bir banka ise 5 milyon TL’ye yıllık toplamda 900.000 TL gibi bir faiz vadediyor.
Büyük ikramiyenin, mevduat hanesine girdiğimiz rakamın 40 katı olduğu da unutulmasın; yani toplam kazancın bir kısmı bölüştürülerek farklı bankalara yatırıldığında gelecek toplam faizi düşünerek hep birlikte mutlu mesut yaşayabiliriz!
Büyük İkramiye Kazananlar Neler Yapıyor?
Büyük ikramiye çıktığında ne yapmak gerekiyor? Şaka değil, eğer bilet aldıysak bunu önceden düşünmek, kafamızda üç aşağı beş yukarı bir yol haritası çizmek gerekiyor. Çünkü çıktığını öğrendiğimiz andan itibaren sağlıklı hareket edemeyebiliriz.
Öte yandan kazananların, hayatlarının eskisinden daha kötü olduğuna dair pek çok hikâye de okumuşuzdur; Mahmut bir yıl içinde bütün milyon liralarını yemiştir de artık iyi ihtimalle meteliğe kurşun atıyordur ya da kafayı yemiştir. Ali Rıza Bey’in mutlu bir evliliği vardır da talih kuşu konduktan sonra eşini boşamıştır, çocukları onunla konuşmayı bırakmıştır, hayatında hiç görmediği bir akrabası ona ilan-ı aşk ederek peşine düşmüştür; Ali Rıza Bey de canından bezmiş ve “Keşke kazanmasaydım,” diye açıklamada bulunmuştur falan…
Bu tip haberler, bazen gerçekten doğru olabiliyor. Yıllar önce Milli Piyango biletine büyük ikramiye çıkan M.S., o paranın bir kısmıyla köyünde ev yaptırsa da zamanla parası kalmıyor ve ona komşuları bakmaya başlıyor. Yeşil kart sahibi olan şahıs, devletten aldığı sosyal yardımla geçimini sürdürürken evi yanıyor. Köylüler, aralarında topladıklarıyla evin onarımını sağlıyor. Nihayetinde kimsesi olmayan talihsiz adam bir gün ölüyor ve otopsi raporunda, “Donarak öldü” yazıyor. (1)
Talih kuşu mu? Yoksa talihsizlik kuşu mu desek… Bu tip hikâyeler dünyanın dört bir yanında yaşanıyor. Birleşik Krallık’ta yaşayan Lara ve Roger Griffiths, 2005’te 2,76 milyon dolara denk gelen bir piyango ikramiyesi kazanıyor. O güne kadar çok mutlu olduklarını ve hiç tartışmadıklarını bile söylüyorlar. (2) Milyon dolarlık bir ev ve Porsche marka bir otomobilin yanında Dubai, Monaco ve New York’a yaptıkları lüks seyahatlerinin esamesi bile okunmuyor. Sonrasında ev yangını ile gönül meseleleri araya giriyor ve 14 yıllık evlilik sona eriyor.
Bir başka hikâye ise William Post isimli vatandaşa ait. William, 1988’de Pennsylvania piyangosunda 16,2 milyon dolar kazansa da bir yıl içinde 1 milyon dolar borçlanacak hale geliyor ve birtakım suçlara bile karışıyor; ölümüne kadar ayda 450 dolarlık bir sosyal yardımla yaşayacak hale geliyor. William, yıllar sonra Washington Post’a şu demeci veriyor: “Meteliksizken çok daha mutluydum.” (3)
Böyle hikâyeler yok değil. Ancak biraz aklımız varsa maddi açıdan hayatımızı kurtaracak ve mantıklı davranırsak asla bitmeyecek, aksine çoğalacak bir miktardan bahsediyoruz. Bunun yanında olumlu hikâyeler de var.
“Çıkarsa Hayır Kurumuna Bağışlayacağım”
Yılbaşı bileti alırken mikrofon uzatılanların neredeyse hepsi, paranın büyük kısmını hayır kurumlarına bağışlayacaklarını söylüyor. Çoğu talihli adayı, bunu uygulamayacak olsa bile iyi işler yapanlar da yok değil.
Şimdi ABD, New Jersey’e uzanıyoruz. Pearlie Mae Smith, bir gün 429 milyon dolarlık bir Powerball ikramiyesi kazanıyor. Para, sekiz aile üyesi arasında eşit olarak paylaştırılsa da aile üyeleri -kendi geleceklerini de güvence altına aldıktan sonra- bu parayla, memleketlerindeki insanların hayatlarını iyileştirmek için çalışan taban örgütlerine fon sağlamak amacıyla vakıf kuruyor. Vakfın öncelikleri arasında eğitim, mahallelerinin gelişimi ve Trenton bölgesindeki gençleri ve aileleri desteklemek yer alıyor. (4)
Yine Birleşik Krallık’a gidelim: Emekliliği yaklaşan bir metal levha işçisi olan Roy Gibney, Temmuz 1998’de 7,5 milyon sterlinlik büyük ikramiyeyi kazanıyor. Roy, tabii ki erken emekli oluyor ve bir arkadaşıyla ortaklaşa kendi sac metal şirketini kuruyor. Ayrıca bir dizi mülk ve Güney Kıbrıs’ta lüks bir villa yatırımı yapıyor. Roy, bununla da kalmıyor, hayatına amaç katacak daha güzel bir şey yapıyor; birçok hayır kurumunu büyük fonlarla destekliyor. (5)
Bunun yanında yakınlarının ölümüne neden olan hastalıklarla mücadele etmek için ikramiyeyi hayır kurumlarına bağışlayan veya hayır kurumu kuran; çevre, çocuklar veya engelliler için bireysel olarak mücadele yürüten ya da küçük küçük iyiliklerle topluma büyük faydalar sağlayan çok güzel örnekler var. Yani talih kuşu, bize lanet getirmek zorunda değil.
Kaybedince Üzüleceğiniz Paralarla Şans Oyunu Oynamayın!
Hayalini kurmak güzel ama şunu unutmayalım; büyük hayallerle aldığımız bir piyango biletinin, kazançla sonuçlanma ihtimali bilmem kaç milyonda bir. Kafamıza yıldırım düşme olasılığından bile düşük.
Hadi diyelim çıktı; bu tip paralar bize birçok imkân tanısa da hayatımızdaki her sorunu çözmeye yetmiyor. Mesela sağlıkla ilgili durumlarda bize birçok olanak sunsa bile bazı amansız hastalıklara çare bulamıyor. Fakat az önce bahsettiğimiz gibi bu tip hastalıklarla mücadele için harekete geçmemizi sağlayabiliyor.
Kazanılan paranın miktarı ne olursa olsun mantıklı ve sorumlu bir şekilde harcanması ve yatırım yapılması geleceğimiz için iyi olabilir. Büyüklerimizin de dediği gibi “Hazıra dağ dayanmaz.” İyi bir şeyler yapmalı.
Yukarıdaki bahsini ettiğimiz olumlu ve olumsuz örnekler çoğaltılabilir, kısaca ders almak ve bu tip bir para akışında nasıl davranacağımızı önceden belirlememiz gerekiyor. Piyango biletleri, büyük para kazanmak veya erken emeklilik için para biriktirmenin ciddi bir yolu olarak değil, yalnızca eğlence ve hayal kurmak için bir araç olarak görülmeli. Çıkarsa ne âlâ!
Bir de Milli Piyango bileti aldığımızda gözümüzün önünde bir yerde olmalı; dünya genelinde büyük ikramiye çıkmasına rağmen biletini bulamayan birçok “talihli” insan var. Filipinler’de 4 milyon dolarlık piyangonun tam 433 kişi arasında paylaştırıldığı gibi durumlar da söz konusu; şanssızlık da şansın bir parçası mı desek ne desek…
Uyarı: Her türlü şans oyununda paramızı büyük olasılıkla kaybetme riski olduğunu unutmayalım. Bu yazıdaki hiçbir cümle, yatırım veya harcama tavsiyesi değil, genel bilgi verme amaçlıdır. Sorumluluk, kişinin kendisine aittir.
Kaynaklar
https://www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2006/01/19/AR2006011903124.html
https://www.liveabout.com/lottery-success-stories-to-inspire-you-to-buy-a-ticket-4158108
https://www.healthlottery.co.uk/blog/the-biggest-lotto-winner-success-stories/