Pandemi döneminde ofis yaşamı yerini evden çalışmaya bıraktı. Böylece, bir yandan beyaz yakalılar için iş-yaşam dengesi yeniden tanımlanırken diğer taraftan dünya çapında haftada 4 gün çalışma gibi yenilikçi yaklaşımlar konuşuldu. İngiltere, Almanya, Belçika, İspanya derken kısa zamanda da yaygınlaştı. Hatta birçok ülkede pilot uygulamalar sonrası olumlu sonuçlar elde edildi.
Fakat, çalışanlar daha esnek, verimli ve motivasyonu yüksek bir çalışma modelinin mümkün olduğuna sevinirken dünya devi şirketlerden biri, çalışanlarını 5 gün ofise çağırdı. Hal böyle olunca, zihnimizde bir dizi soru işareti belirdi: “Neden geri dönüyoruz?”

Amazon’un Kararı ve Tepkiler: Neden Ofise Dönmek İstemiyoruz?
Geçtiğimiz günlerde Amazon, tüm çalışanlarının haftada 5 gün ofise dönmesini zorunlu kılan bir karara imza attı. Amazon CEO’su Andy Jassy tarafından duyurulan bu karar, haftada en az üç gün ofiste olmalarını gerektiren önceki sisteminde önemli bir değişikliğe gittiğini gösteriyor. Bu durum hem çalışanlar hem de uzmanlar arasında derin tartışmalara yol açtı. “Dünyanın en büyük startup’ı gibi çalışmak istiyoruz” diyen Jassy sözlerinin ardından Amazon’un hisseleri düşüşe geçti (1). Birçok beyaz yakalı bu karara tepkiliydi. Çünkü tam da evden çalışmaya alışmışken hem de dünya çapında daha kısa çalışma haftası gibi esneklik modelleri gündemdeyken bu geri adım, çalışanlarda bir hayal kırıklığı yarattı. Amazon’un kararına karşı çıkanlar, ofis dönüşünün motivasyonu düşürdüğünü, yaratıcılığı kısıtladığını ve iş-yaşam dengesini bozduğunu vurguluyor.
Amazon’un bu kararı yalnızca çalışan motivasyonunu değil, ofisten çalışmanın ekonomiye katkısını da düşündürüyor. Ofise dönüş zorlaması yalnızca şirketleri etkileyen bir karar mıdır? Hükümetler, ekonomiyi canlandırmak adına bu türden baskılar yapmış olabilir mi? Zihnimizi kurcalayan sorulardan birkaçı. Belki de ekonomiye yön verenler; restoranlar, kafeler, ulaşım sektörü ve şehir merkezindeki ofis alanlarının boş kalmasını istemiyordur, kim bilir? Bu teorilere göre, hükümetler ekonomik çarkların yeniden dönmesi için ofislerin dolu olmasını önemsiyor. Başka bir deyişle; tüm dünyada hissedilen ekonomik krizin ilacı beyaz yakalıların plazalarına dönmesi olabilir mi? Beyaz yakalılar, sadece işverenleriyle değil, bir yandan da görünmez bir el ile savaşıyor olabilir mi?
Esneklik ya da Zorunluluk Kıskacında Beyaz Yakalılar
Zihnimizi meşgul eden bir başka mesele diğer büyük şirketlerin tutumu ve çalışanların tercihi oluyor. Bu noktada, tam zamanlı ofisten çalışma modeli dayatan şirketlerin karşısında, eBay gibi hibrit çalışma modeli sunan şirketler dikkat çekiyor. Yaratıcı işler yapan çalışanların, özgürlüğün peşine düşerek hibrit çalışma sunan şirketleri tercih etmesi öngörülebilir bir durum olsa gerek. Esneklik ve özgürlük isteyen beyaz yakalılar için hibrit model, geleceğin iş dünyasının vazgeçilmezi gibi görünürken eskiye dönüş çabası neden?
Beyaz yakalılar için bu sürecin yalnızca ofise dönmekten ya da evden çalışmaktan ibaret olmadığı aşikâr. Aslında çalışma kültürünü kökten değiştirecek bir dönemeçteyiz. Şirketlerin dayatmaları mı yoksa yaratıcılığı diri tutan özgürlük arayışı mı kazanacak? Ofislere dönüş zorlaması, kısa vadede şirketlere yarar sağlayabilir, ancak uzun vadede hibrit modeller ve esneklik sunan şirketler yetenekli çalışanları çekmeye devam edecek gibi duruyor. Beyaz yakalılar için tercih basit: Esneklik mi, hapsedilmek mi? Zaman, bu soruların cevabını verecek belki. Yine de beyaz yakalılar için kısıtlayıcı ofis sandalyesi yerine, modern üçüncü nesil kahve dükkanlarının konforlu koltukları daha cazip gibi duruyor.
Kaynakça
https://gazeteoksijen.com/ekonomi/amazon-uzaktan-calismayi-bitirdi-haftanin-5-gunu-ofiste-calisma-zorunlulugu-getiriyor-223078