Bugüne kadar iş dünyasında kadın olarak kırk yaşından sonra iş bulmanın zorluğundan çok konuşuldu. Peki iş dünyasında genç kadın olmak? Bizce dünyanın en kırılgan, zorlayıcı rollerinden biri. Karşınızdakinin sizi otomatikman az biliyor ve deneyimsiz saydığı, bir kutuya koymakta zorlandığı yıllar bunlar. Özellikle de Türkiye’de. Peki bu “daha çok fırın ekmek yemen lazım” yaklaşımı nereden kaynaklanıyor?
McKinsey ve LeanIn.Org tarafından yayımlanan raporun da gösterdiği gibi, 30 yaş altındaki kadınların %49’u yaş ayrımcılığına maruz kalıyor. Bu oran, 60 yaş üstü kadınlar için %38’e düşüyor (1). Daha da ilginç olan, Forbes’ta yer alan habere göre, kadınlar ve erkekler yaşlandıkça bu fark kapanıyor, ancak genç yaşlarda kadınlar daha büyük bir eşitsizlikle karşı karşıya kalıyorlar (2). Farklı yaşlardan kadınların tanıklıklarıyla sizin için bir dosya hazırladık!
Evlilik ve Çocuk Terfi Almaya Yardımcı Olabilir mi?
Bir kadının mesleki başarısından çok evli olup olmadığı, çocuk sahibi olup olmadığı gibi sorular üzerinden değerlendirilmesi ise iş dünyasında daha büyük bir haksızlığı gözler önüne seriyor. Genç ve bekâr kadınlar, yeterince olgun bulunmuyor, evli olanlar ise birden ciddiye alınan, “yerini bulan” bireylere dönüşüyor. Evlilik ve annelik, kadınlar için sadece kişisel tercihler olmaktan çıkıp, iş dünyasında bir statü meselesi hâline geliyor. Oysa yetenek ve başarı, bir kadının kendisiyle aynı noktada olan erkek gibi ciddiye alınması için neden yeterli görülmüyor? Gerisini Ö.B’den dinleyelim.
Ö.B. 34 (Metin Yazarı)
Ülkede kadının yeri, bize verilen değer, biçilen roller üzerine yeni bir şey söylememe gerek yok sanırım. Vaziyet buyken bu zorlu ekonomik koşullarda genç bir kadın olarak çalışma hayatında varlık sürdürmeye çalışmak öyle zor ki. Bir kıyafet yönetmeliği olmadan kıyafetinize dair fikir belirten yöneticiler, evlilik planınızdan tutun da kiminle nerede yaşadığınıza ya da çocuk isteyip istemediğinize dair gelen hadsiz sorular, hatta bir erkek arkadaşınızın olup olmadığı soruları… Diyelim hastaneye gitmek için izin istediniz; kürtaj mı olacaksın, randevu bilgini paylaşır mısın soruları… Tüm bunların benimle aynı yaşta bir erkek meslektaşıma sorulduğuna şahitlik etmedim. Ofiste, çalıştığım pozisyondan bağımsız olarak sadece o ortamda genç bir kadın olduğum için çay-kahve servisinin peşinen benden beklendiği çok oldu. Toplantılarda da elbette not tutan taraf ben olmalıydım. Yıllar geçti, aynı pozisyonda çalıştığım erkek meslektaşlarımdan sırf “o, ev geçindiriyor” algısı sebebiyle daha düşük maaş aldığım oldu ya da çeşitli sebeplerle işten çıkarılan taraf oldum, çünkü erkek meslektaşım ev geçindiriyordu. Bana bakacak bir baba ya da koca işverenin zihninde hep vardı.
B.G. 42 (Ajans Sahibi)
Ufak tefek ve çocuksu yüzü olan bir kadınım. Bu sebeple 20’li ve hatta 30’lu yaşlarım hep ciddiye alınmayarak geçti. Üyesi olduğum meslek birliğinde benden ve diğer kadın arkadaşlarımdan “genç arkadaşlar” diye söz edildi ve her türlü ayak işi bize yaptırılmaya çalışıldı. Ayrıca ajanslarda çalışırken eğer müşteri erkekse benimle değil erkek patronla ya da çalışanla göz kontağı kurar, ona anlatırdı. Bunu hep çok aşağılayıcı bulmuşumdur. Derken yıllar içinde evlendim, çocuğum oldu ve 30’ların sonlarına yaklaştıkça sihirli bir şey oldu! Eğitim teklifleri gelmeye başladı, talep ettiğim bütçeler sorgulanmadı, beklediğim saygıyı görmeye başladım. Çünkü artık yüzümde çizgiler, saçımda beyazlar vardı. “Anne” olmuştum ve toplum basmıştı onayı!
B.B. 20 (Sosyal Medya Sorumlusu)
Yaşım sebebiyle sektördeki meslektaşlarım veya bazen patronlarım tarafından ciddiye alınmadığımı hissettiğim zamanlar oldu. Aramızda 10 ve daha fazla yaş olan meslektaşlarımın bana bir öğretmen gibi davrandığı, sanki bilmiyormuşum gibi tavırlarla yaklaştıklarını hissettim. Ayrıca yaşım sebebiyle aynı konumda olduğum meslektaşlarımla aramızda bir maaş farkı olduğunu da görüyorum.
A.A. 24 (Çocuk Gelişimi Uzmanı)
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezinde çalışıyorum. Öğretmene verilen değer ne yazık ki yok denecek durumda. Özel sektörde hiçbir güvencemiz yok. Maaşlarımız kamuda çalışan öğretmenlere göre çok düşük düzeyde. Koşullar ağır olduğu için birçok kişi istifa ediyor. Özellikle yeni mezun olan öğretmenlerin atanma koşulları zorlu olduğu için ilk tercihleri Özel Eğitim Merkezleri oluyor. Ancak mevcut koşullarda çalışmayı sürdürmek çok zor. Özellikle mesleğe yeni başlamış genç bir kadınsanız işiniz daha da zor. Bu zor şartlarda hem kendi iyilik halinizi korumak, hem çocuklara faydalı olmanız gerek.
Y.Y. 25 (Uluslararası Satış Sorumlusu)
Patronlar veya iş yerindeki hiyerarşik yapıda benden daha üst mertebede olan kişiler bizleri her alanda sömürmeye açık oldukları gibi yaş konusunda da üstümüze geliyorlar. Yani kendilerinin bile bilmediği bir şeyi ben bildiğimde kesinlikle kafayı takıyorlar. Ayrıca ne kadar işinde iyi olursan ol yaşın henüz ‘küçük’ ise seni terfiye uygun görmüyorlar. Bir kadın olarak zaten iş yeri koşullarında bir ataerkil yapıda olduğumuzu ve bunun iş yerlerinin neredeyse %90’ından fazlasında olduğunu düşünüyorum. Üst düzey yöneticiler zaten hep erkek! Ama bu kişilerin daha iyi bildiği bir şey varsa o da ezme, hor görme, şaşkınlık, ukalalık. Çünkü senin iş hayatı açısından genç bir kadın olman onlar için kabul edilemez olman demek.
Kaynakça
- https://www.forbes.com/sites/lindsaykohler/2024/09/20/early-career-women-suffer-from-ageism-more-than-any-other-group-according-to-report/
- https://www.mckinsey.com/featured-insights/diversity-and-inclusion/women-in-the-workplace