Yeni yılda ekonomik zorluklara karşı ayakta durabilmenin yanı sıra mutlu, sağlıklı ve motive bir şekilde çalışmaya devam edebilmek adına olabilecek en iyi şey, aylık maaşımızın kayda değer bir oranda artması. O halde İK birimi veya patronumuzla, hakkımız olan maaş zammını konuşmanın tam sırası diyebiliriz.
“İyi hoş, kolaysa sen konuş” diyenler şimdiden koltuklarında kıpırdanmaya başladı bile. Kimseyi kızdırmaya niyetimiz yok! Ancak zorlu geçen bir çalışma yılının ardından maaş zammının hakkımız olduğunu ve bunu konuşmanın da çekinilecek bir olmadığını unutmayalım. Bu durumda işimizi kolaylaştıracak bazı tavsiyeler versek iyi olacak.
Önce birkaç püf noktası verelim, sonrasında bazı ikna tekniklerini inceleyelim.
Çok büyük bir şirkette çalışıyorsak, muhatabımız bizi CV ve performans çizelgesi dışında pek tanımıyor olabilir. Bu durumda kendimizi ve pozisyonumuzu yetkiliye kısaca tanıtarak, neler yaptığımızı hatırlatarak konuşmaya başlayabiliriz. Ardından şirkete bağlılığımızı bildirerek; “Burada sizinle ve arkadaşlarımla çalışmayı, bu iş ortamını seviyorum,” gibi cümleler kullanılabilir.
2022’de asgari ücret 5.500 TL’ydi. 2023 için belirlenecek rakamı ise henüz bilmiyoruz. Öncelikle şunu unutmayalım; asgari ücrete yapılacak olan zam ve bu zammın oranı, elimizde güçlü bir silah olacak. Bununla birlikte sosyal işçi hakları konusunda yaşanan gelişmelerden haberdar olduğumuzu da yetkilimize hissettirmemiz gerekiyor. Bilinçli ve ne yaptığını bilen bir çalışan, hakkını almaya daha yakındır.
İK veya patronumuza, zammın sadece bize değil şirkete de fayda sağlayacağını gösterebilirsek, zam alma olasılığımız daha yüksek olur. Örneğin, “Geçen yıl yaptığınız zamla birlikte performansımın nasıl yükseldiğini görebilirsiniz,” gibi bir cümle etkili olabilir veya geride kalan yıl, X işinde gösterdiğimiz performansla şirkete kattıklarımızı hatırlatabiliriz. Zam sürecinde bu tip gerçekleri hatırlatmak olumlu etkiler gösterebilir. Çünkü en iyi performans bile zaman içinde unutulabilir, hatırlatmakta fayda var.
Zam yapacak yetkiliye yaltaklanmak, hediye vermek ve yemeğe çıkarma teklifinde bulunmak gibi tavırlar, hem iş arkadaşlarımız hem de yetkilinin gözünde bizi düşürebilir. Bunun yerine nabız yoklamak ve çözüme yönelik bir tavırla konuşmak her zaman etkilidir. Örneğin, “Çözüm odaklı bir yönetici olduğunuzu biliyorum,” gibi bir başlangıç bile etkili olabilir.
Şikâyet, ültimatom ve manifestolar düzüp itici olmak yerine, yapıcı müzakere yoluna gidebiliriz. Bu noktada istediklerimiz konusunda net ve içten olmak, gizli kapaklı cümleler kurmamak da önemli.
Yetkilimize, “Ekonomik olarak zorluk yaşıyorum,” dediğimizde, “Ne var biz de zorluk yaşıyoruz,” diye bir karşılık gelebilir. Bunun yerine “Şirket için elimden geleni yapıyorum ama ekonomik durum da ortada; bunun performansımı olumsuz etkileyebileceğinden endişe duyuyorum,” gibi bir yaklaşım sergilenebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, kendimizi küçük düşürecek ve muhtaç düşüren ifadeler kullanmamak. Bu durumda çalıştığımız pozisyonu hak edip etmediğimiz bile sorgulanır hale gelebilir.
“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” ama bazı yılanlar vardır ki deliğin girişine duvar örmüştür. Bu tip durumlarda duvarı, usulünce yıkmayı deneyebiliriz. Çünkü çok sert bir yetkilinin karşısında kibarlıktan ezilip büzülmek, hüsranla sonuçlanabilir. Bu demek değil ki onun gibi sert davranalım, hatta daha da üstüne çıkalım; agresifleşmeden ne istediğimizi bilen bir yaklaşımla bu konuşmayı yapmalıyız, önemimizi böbürlenmeden karşımıza aktarmalıyız.
Patron da olsa İK Müdürü de olsa karşımızdakinin de bir insan olduğunu; onun da bizim gibi sorunlar yaşayabileceğini unutmayalım; “Sen nereden bileceksin ki!” gibi bir tavra girilmemeli. Doğru damarı bulursak empati kurmasını ve zammın daha yüksek olmasını sağlayabiliriz.
Zam konuşması sırasında iş tanımı güncelleme, prim artırımı, esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma gibi ayrıcalıkların yanı sıra sağlık sigortası, yol ve yemek yardımı gibi sosyal olanaklar da müzakere edilebilir. Bazı durumlarda maaşa zam kısıtlıdır (konuşmadan önce bellidir) ama konuşmadan bu tip kalemlerde iyi bir sonuçla ayrılabiliriz. Hatta bazı durumlarda bu ayrıcalıklar bizi bir hayli mutlu edebilir.
Ben yerine biz demek bazen daha etkili olabilir; hatta takım arkadaşlarımızı öven konuşmalar yapmak, bizimle birlikte iş arkadaşlarımızın da daha fazla zam almasını sağlayabilir. Bu hem takım arkadaşlarımız hem de yetkilinin nezdinde bize fayda sağlayabilir. Bu yaklaşım, takım kimyasını ve performansını da çok olumlu yönde etkileyebilir.
Son çare olarak, sektördeki ücret standartları konuşulabilir. Yalnız burası, bıçak sırtı bir noktadır. Bu konuşmanın altı o kadar iyi doldurulmalıdır ki yetkilinin, “O zaman o şirkete git,” demesine müsaade etmeyeceğimiz bir noktaya gelinmiş, vazgeçilmez olduğumuz (büyük katkımız olduğu) anlaşılmış olmalıdır.
Uyarı: Burada yazanlar, her çalışana uygun bir “zam isteme reçetesi” değildir, yoruma açık ve genel fikir verme amaçlıdır. Kimseye “Bunu yapın!” diye tavsiye vermez. Bu sebeple yazının yazarı ve Ofix Blog, olası problemlere karşı sorumluluk kabul etmez. Çünkü burada yazılanları uygulamak ve uygulanış şekil ve üslubu, patrondan patrona, bir İK yetkilisinden diğerine farklı tepkilere neden olabilir. Zam konuşması yapmadan önce muhatabımız olan yetkiliyi, karakter ve iş teamüllerine göre iyi tanımış olmalıyız. Olası ters tepmeleri de hesaplamamız ve ona göre davranmamız gerekiyor.
Kaynakça
https://www.businessinsider.com/the-scientifically-proven-method-for-getting-people-to-say-yes-2011-7?IR=T
https://www.activecampaign.com/blog/persuasion-techniques-and-methods
https://www.ciphr.com/advice/10-persuasion-techniques-to-use-at-work/