FOMO (Fear of missing out) nam-ı diğer hayatı kaçırma korkusu. Sosyal medyada sürekli maruz kaldığımız haberler, etkinlik görüntüleri, arkadaşlarımızın sosyalleştiği fotoğraflar, iş yerinde terfi eden mesai arkadaşımız ve şu muhteşem ebeveyn akranlarımız yok mu? Ne yapsak hiçbir şeye yetemiyor, yetişemiyoruz. Devamlı oradan oraya giderek eritmeye çalıştığımız yapılacaklar listesi uzadıkça uzuyor. Bu durum da bizi tükenmişlik sendromuna sürüklüyor.
COVID-19 pandemisinin ardından çalışanların %52’sinin kendini tükenmiş hissettiğini duymuş muydunuz? Bu pandemi öncesine göre %9’luk bir yükselmeyi işaret ediyor. Dünyada 625 milyon kişi iş stresi nedeniyle depresyon ve anksiyete yaşıyor. Çalışanların %53’ü işten kopmanın ve özel hayatlarını yaşamanın artık daha zor olduğunu belirtiyor.
Tükenmiş Çalışanlar Yeni İş Arıyor
Bu sendromu yaşayan çalışanların diğerlerine kıyasla 2.6 kez daha fazla yeni iş aradığı, %63 daha çok hastalık izni aldığı ortaya çıkıyor. %56’sı insan kaynakları departmanıyla bu konuda konuşamadıklarını bildiriyor. Peki bu sendromu yaşadığınızı nasıl anlarsınız? En sık rastlanan belirtiler; anksiyete, uykusuzluk, amaçsızlık hissi, yaratıcı olamama, negatif ruh hali, kendine özen göstermeme. Bunlardan birkaç tanesini hissediyorsanız hayattan yeniden keyif almak için çözüm önerileri aramalısınız.
Peki Ne Yapabilirsiniz?
Tiroit Değerinize Bakın: Belki tuhaf gelecek ama psikolojik olduğu düşünülen bazı problemler vücudumuzdaki belli organların yeterince çalışmaması nedeniyle ortaya çıkabilir. Tiroit değerinize bakarak içinde bulunduğunuz yorgunluğu ve negatif ruh halini yaratan unsurun haşimato, gut gibi bir hastalık olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
Önceliklerinizi Belirleyin: Hayatta sizi mutlu eden temel unsurlar neler? Bunların bir listesini yapın. Örneğin sizin için aileniz birinci öncelikse, onlarla daha çok vakit geçirebileceğiniz bir iş programını nasıl oluşturabileceğinizi düşünün. Kendi işinizi kurarak mı?, iş yerinizle konuşup esnek çalışma saatine geçerek mi?, hayır diyerek mi? Cevap sizde gizli.
Stres Faktörlerini Bulun: Yaşadığımız dönemde stres faktörü bol. Biliyoruz! Ekonomiden, çevreye, savaştan, kıtlığa ne ararsanız var. Ama ne yapalım? Bir noktada kişisel hayatlarımıza odaklanmak gerekiyor. Üzerinizdeki stresin nedenlerini keşfedip bu baskıyı azaltmanın yollarını bulmaya çalışın. Bunu yaparken radikal çözümler üretmeniz gerekebilir. Örneğin belki uzun bir yolculuğa çıkmanız lazım, belki de başka bir şehre taşınmanız. Kim bilir? Siz!
İşe Bakış Açınızı Yeniden Yapılandırın: İşinizde anlam bulmak için ne yapabilirsiniz? Belki başka bir departmana geçmeyi talep edebilir belki size heyecan veren bir proje geliştirebilirsiniz? Ya da boş zamanınızda bir sosyal sorumluluk projesine destek vermeyi düşünebilirsiniz.
Network: Yeni insanlar, yeni bakış açıları kazandırır. Üstelik aklınıza gelmeyecek fırsatlarla buluşmanızı sağlar. Bambaşka alanlarda çalışan kişilerle bir araya gelebileceğiniz ortamlara girin. Onlarla sosyalleşin ve hayatınıza kendi renklerini katmalarına izin verin.
Uzaya Bakın: İçinde yaşadığımız daireler, çalıştığımız plazalar her şeye fazla yakından bakmamıza yol açabiliyor. Oysa uzaklaşıp varoluşumuza evrensel boyuttan baktığımızda canımızı sıkan her şey küçülüveriyor. Genişleyen bir evrende kısa bir zaman diliminde yaşayan bir yaşam formu olduğumuzu hatırlamak size iyi gelebilir. Belki de aradığınız anlamın tam içinde yaşıyorsunuz.
Son olarak içinde bulunduğunuz duruma sakın alışmayın. Ruhunuzun hafif olduğu, sizin kendinizi “kendiniz” gibi hissettiğiniz bir yaşam alternatifi mutlaka var. Heyecanınızı takip etmeye devam edin, ondan iyi pusula bulamazsınız!