“Bütün renkler hızla kirleniyordu,
Birinciliği beyaza verdiler.”
Özdemir Asaf bu dizeleri çok yüksek ihtimalle beyaz yakalı çalışanları düşünerek yazmamıştır. Ama olsun, şiir söyleyenin değil, ona ihtiyacı olanındır. Anlam üretme konusunda üstümüze yoktur bizim. Bu yüzden Özdemir Asaf’a tutunacağız bu benzetmede. Kurumsal çalışma hayatının içinde beyaz yakalı işçilerin düştükleri durumu en berrak haliyle anlatan dizeleri yazdığı için… Kir pas içindeki beyaz yakalı dünyasına girmeden önce Özdemir Asaf’ı da minnetle anmak gerekir tabii: Bir dönem doğru mu yanlış mı olduğu belli olmayan, atarlı giderli, laf sokmalı dizeleriyle Facebook’u -hem de Facebook’un hakikaten Facebook olduğu zamanları- alt üst etmiş, trendlere yön vermiş Özdemir Asaf’ı…
Dönelim beyaz yakalılara. Yöneticilerin uyguladığı zorbalıklardan adil olmaktan fersah fersah uzak maaş politikalarına, iş – yaşam dengesinin adının bile okunmadığı çalışma şartlarından cinsiyetçi tutumlara beyaz yakalıların bitmek bilmeyen çilesine dönelim… Sonra da rotamızı şuraya çevirelim: başarıya giden yolda çekilen çileyi kutsayanlara inat diyecek bir sözü olan, bu düzene karşı koyan, kendi yolunu çizen beyaz yakalılara… Beyaz yakalı olmayı bırakıp rengarenk bir hayat yolculuğu tasarlayanlara…
Beyaz yakalı çalışanların çalışma hayatından ayrılmasıyla ilgili Pew Research Center’ın 2021 yılında yaptığı küresel çapta bir araştırma var. Araştırmaya göre, tüm çalışanların %40’ı işinden ayrılmayı düşünüyor. Düşünmeden öte harekete geçen ve işinden kendi isteği ile ayrılan çalışanların çoğu da benzer dertlerden muzdarip: düşük ücret (%63), ilerleme fırsatının olmaması (%63) ve değerli hissetmeme / saygı görmeme (%57).
Bu sebeplerin yanı sıra zehirli kurum kültürü, güvencesiz iş, performans değerlendirmesinin hakkaniyetten uzak olması, sürekli yeniden yapılanma gibi gerekçeler de çalışanlar tarafından dile getirilen etkenler. Ne kadar haklı sebepler değil mi?
Araştırma sonuçları bizi yakın zamanda iş dünyasında büyük yankı uyandıran bir konuya da işaret eder nitelikte. Bakınız: Büyük İstifa Hareketi.
Öte yandan iş dünyasından ayrılanların bu kararı almalarındaki bir diğer önemli motivasyon kaynağının da tüm dünyada yıkıcı sonuçlar doğuran Covid-19 pandemisinin olduğunu da söylemeliyiz. Yaşanacak sadece bir hayatımız var ve hiçbir şey bu hayatı hak ettiğimiz gibi yaşamamızın önüne geçmemeli. Covid-19 bu gerçekle yüzleşmemizi sağladı…
Peki sonra ne oluyor dersiniz? Kurumsal hayatı bırakan çalışanlar neler yapıyorlar, hangi alanlara yöneliyorlar? Nasıl bir kariyer çizgisi çiziyorlar? Gelin biraz da bu meseleyi inceleyelim.
Gözümüzün önüne hemen küçük, tatlı bir sahil kasabasına yerleşip doğayla iç içe bir hayat yaşamaya başlayan insan tabloları geliyor değil mi? Elbette bu resmin tamamen gerçeklikten uzak olduğunu söylemek yanlış olur ancak bu durum kurumsal hayattan ayrılan insanların pek azının gerçekleştirebildiği bir hayal…
Bir çalışanın, çalışma hayatı boyunca ortalama 12 kez iş, 6 kez de kariyer değişikliği yaptığını düşünürsek şöyle bir çıkarımda bulunmak, sanıyorum ki yanlış olmayacaktır: Kurumsal hayatı bırakan çalışanların belli bir bölümü, kurumsal hayata farklı bir sektörde veya alanda bir şekilde devam ediyor.
Başka bir senaryo da şu: Kurumsal hayatı bırakıp yeni bir yolculuğa çıkanların bir kısmı da, belli bir süre sonra, farklı bir biçimde olsa da kendilerini tekrar kurumsal hayatın içinde buluyorlar. Kurumsal hayata geri dönüşleri genellikle danışmanlık, eğitmenlik gibi doğrudan değil ama dolaylı yoldan kurumlar için çalışmaya başlayarak gerçekleşiyor.
Öte yandan, kurumsal hayatı bırakanlar arasında en yaygın olan geçiş: kendi uzmanlık alanlarında freelance çalışmaya devam etmek. 2022 yılı itibarıyla, ABD’de 70 milyon kişi, yani toplam işgücünün %36’sı freelance olarak çalışıyor. Ayrıca, bu çalışanların %75’i bir şirkette tam zamanlı maaşlı olarak çalışarak elde ettikleri kazançtan daha fazlasını elde ediyor. Özellikle yaratıcılığın ön plana çıktığı meslek dallarında freelance çalışmanın yaygınlaştığını ve freelance çalışma havuzunun günden güne büyüdüğünü söyleyebiliriz.
Freelance çalışanlara, kurumsal hayatı bırakıp freelance olarak çalışmanın gerekçeleri sorulduğunda da şu cevaplar öne çıkıyor:
- Kendi yaşamları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olabilme imkanı.
- İş yaşam dengesinin, fiziksel ve psikolojik iyi olma halinin gözetilmesi
- Yaptıkları işten duyulan tatmin duygusu.
- Gelişimi destekleyen, daha mutlu bir çalışma düzeni.
Sizin de yakın çevrenizde kurumsal hayattan vazgeçerek kendine yeni bir kariyer çizen arkadaşlarınız vardır mutlaka… Belki siz o kişisiniz! Peki siz hangi yollardan geçtiniz, geçiyorsunuz? Arkadaşlarınız için işler nasıl ilerliyor? Sizlerin hikayenizi dinlemeyi çok isteriz!